SİYASET KURUMLARI, KULÜPLERİ, TRİBÜNLERİ ELE GEÇİRDİ
Kuşkusuz bunlar da yetmez siyaset… Kolay elde edilebilecek,taraftar gruplarına yöneliyorlar… Onlar arasında da rüyalarında göremeyecekleri paraları ceplerine boca ediyor. Kimine iş, aş veriyor. Ve bakıyorsunuz ki taraftar grupları da siyaset kurumunun yanında yer alıyor bu tüm taraftarlar için geçerli olan bi durum değil tabii çoğunluk olarak öyle görünüyor …Aslında taraftarlık kimliğine sahip olan kişi, “Koşulsuz seven, kendini veren, kendinden veren” olmalıdır. Çünkü bir taraftar için kulüp ve dolayısıyla takım üst kimliktir ve asla hiçbir çıkar onun üzerinde tepinemez. Eylemlerinin sonuçlarının ne olabileceğini bilerek ya da bilmeyerek tribünlerde astıkları pankartlar, attıkları sloganlar, tarafı oldukları kulübe büyük zararlar verirken, siyasette hizmette ise sınır tanımıyor. Böylece kapitalist sistemin yarattığı kirlilik içinde yoksulun sporu olan futbolda renk bozukluğuna uğramayan bir tek paydaş kalmıyor. Artık futbol bir meta, kulüpler de araçsallışmış birer nesne haline dönüşüyor.
Tabii ki futbolun bu kadar içine giren siyaset, kullanmayı sadece seçimlerde oy deposu yapmayla bitirecek değil ya! Artık bu ülkede hangi takımın şampiyon olacağını, yarışın içinde kimlerin bulunması gerektiğine, kimlerin önünün açılmasının siyaseten daha doğru olduğuna da karar vermeye başlıyor. Bir sezonu tahakküm altına alma bir yana, tek tek maçlarda verilecek hakem kararlarını bile dizayn etmekten geri durmuyor. Bunu da gururlanacak bir durum olarak düşünüyor.
Sonuç….
Futbol konuşalım ama siyaseti bulaştırmayalım!!!