ALTIN
 3.043,36
DOLAR
 35,4900
STERLİN
43,1978
EURO
 36,2820

Asi Dağların Kuytusunda Bir Mirasın Peşinde: Orhan Alkaya ve Levent Vadisi

 

Dün Malatya Fotoğraf Müzesi'nde tanıklık ettiğim eşsiz bir sunumun büyüsü hâlâ içimde yankılanıyor. Sevgili dostum Orhan Alkaya’nın "Asi Dağların Kuytusu" başlıklı sunumu, Levent Vadisi’nin tarihine, kültürüne ve doğal güzelliklerine dair görsel ve anlatısal bir şölen sundu. Öylesine büyüleyiciydi ki, tadı damağımızda kaldı. Onun fotoğraflarındaki derinlik, kompozisyonlarındaki zarafet ve tarih ile doğayı harmanlayışındaki ustalık, hepimizi mest etti.

 

Orhan Alkaya, yalnızca bir fotoğrafçı değil; aynı zamanda tarihin izini süren bir seyyah, doğanın sesini duyan bir sanatçı, geçmişin ve geleceğin köprüsünü kuran bir anlatıcı. Gözlerimiz, onun objektifinden geçen karelerde kayboldu; kulaklarımız, vadinin rüzgârını, taşların tarihini fısıldayan sesleri işitti. Sunum boyunca salonda herkes, onun her bir fotoğraf karesine sanki bin yıllık bir anıya dokunur gibi hayranlıkla baktı. Bitmesini istemedik, saatlerce izlemeye razıydık.

 

Levent Vadisi… Sadece Malatya’nın değil, insanlık tarihinin de bir aynası. O vadide milyonlarca yıl öncesinin izlerini bulabilirsiniz; kaya duvarlarına kazınmış yaşamlar, o yaşamların izlerini taşıyan fosiller ve bugün bize sessizce anlatılan hikâyeler… Ancak ne yazık ki, bu kadim mirasın değerini yeterince bilemiyoruz. Vadiyi sadece bir seyir terasıyla sınırlayan zihinler, onun derin kültürel ve tarihi kimliğini görmezden geliyor. Oysa Levent Vadisi, bir doğa harikası olmanın ötesinde, insanlığın yeryüzündeki varoluş serüvenine ışık tutan bir hazine.

 

Orhan Alkaya, işte bu mirası unutturmamak için fotoğraf makinesiyle bir tarihçi gibi çalışıyor. Onun karelerinde, vadi yalnızca bir coğrafya değil; duyguların, hikâyelerin ve tarihin yaşadığı bir yer olarak hayat buluyor. Tıpkı Ara Güler gibi, o da her bir karesine sanatın, tarihin ve insanlığın izlerini işliyor. Sanat erbabı olmak, dünyayı bir başka gözle görmek, sıradan bir anda bile derin bir anlam bulabilmek demektir. İşte Orhan Alkaya tam da bunu yapıyor: Bir fotoğrafla binlerce kelimelik hikâyeler yazdırıyor.

 

Sunum sırasında izleyicilerden biri, “Edebiyat mı fotoğraf mı daha etkileyici?” diye sorduğunda, buna bir cevap vermek kolay değildi. Ama şunu söyledim: “Bir fotoğrafa baktığınızda, binlerce kelime yazabilir, romanlar ve hikâyeler üretebilirsiniz.” Orhan dostum da aynı fikirdeydi. Çünkü onun fotoğrafları, sadece bakılan değil, hissedilen ve derin düşüncelere daldıran birer sanat eseriydi.

 

Levent Vadisi gibi bir mirasa sahip çıkmak, onu korumak ve gelecek nesillere aktarmak, yalnızca sanatçılara değil, yöneticilere ve tüm topluma düşen bir görevdir. Ne mutlu ki Orhan Alkaya gibi duyarlı sanatçılarımız var. O, bu mirası kaybolmaktan kurtarmak için tarihimize bir not düşüyor. Her bir fotoğrafı, vadinin ruhunu, geçmişini ve geleceğini ölümsüzleştiriyor.

 

Sevgili Orhan Alkaya, bu toprakların sanatla yoğrulmuş ruhuna dokunduğun, kültürümüzü görsel bir şölene dönüştürdüğün için sana binlerce kez teşekkürler! Senin gibi bir dostum olduğu için, Malatya adına bir kez daha gurur duyuyorum. Asi dağların kuytusunda yankılanan o tarihin sesi, senin eserlerinle daha da gür çıkacak.

 

Levent Vadisi’ni ve seni anlatmaya kelimeler yetmez ama yine de söylemeliyim: Ellerine, yüreğine, sanatına sağlık!

 

Alkışlar sana!

Övgüler sana!

Sevgiler sana!

Saygılar sana!

 

ADİL AKTAŞ

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.