BARIŞ İÇİNDE BİR ARADA YAŞAMAK
Gün doğarken yeni umutlar filizlenir yüreğimizde; her sabahın, karanlıktan aydınlığa geçişiyle birlikte, hepimizi içine alan bir dünyanın özlemini duyarız. Birlikte yaşamanın, birbirini anlamanın ve saygıyla kucaklaşmanın hüküm sürdüğü bir dünya. Dilimizde “barış”ın baş tacı olduğu, “savaş” kelimesinin ise yalnızca birer geçmiş hikayede anıldığı bir dünya…
Zaman geçtikçe, insanların içindeki özlemler büyür. Tüm bu doğal zenginliklerin, maviliklerin ve yeşilin yalnızca bir gruba değil, her insana ait olduğunu bilmek isteriz. Doğanın, denizlerin, dağların yalnızca doğa sevgisiyle değil, insan sevgisiyle de korunduğu bir dünya isteriz. Çünkü biliriz ki, bir insanı sevmek, dünyayı sevmek demektir; bir insanı anlamak, bütün insanlığa dokunmaktır. Bizler aslında birbirimizin gölgesinde serinleyebiliriz; aynı gökyüzüne bakıp aynı güneşi kucaklayabiliriz.
Bir düşünelim; çocukların sadece oyun oynarken sevinç çığlıkları attığı, annelerin yalnızca mutluluktan gözyaşı döktüğü bir dünya… Ağlamanın, acının yerini mutluluğun, huzurun aldığı bir sabah hayal edelim. İnsanların refah içinde yaşadığı, kimsenin “Yarın ne olacak?” kaygısıyla uyanmadığı bir dünya. O kadar çok şey, o kadar çok güzellik var ki çevremizde... Bir gün doğumu, rüzgarın dokunuşu, yağmurun toprağa kavuştuğu an... Tüm bunlar bir insana ne kadar huzur verebilir, hayal edebilir misiniz? İşte biz de aynı şekilde birbirimize bu huzuru verebiliriz.
Savaşların, yıkımların, nefretin olmadığı bir dünya belki yalnızca bir hayalden ibaret gibi gelebilir. Ancak unutmayalım ki, dünyayı değiştiren her şey bir hayalle başlamıştır. İnsanlık, ilk adımı atmadan önce hep bir hayal kurmuş, o hayale doğru yürümüştür. Bu yüzden barış dolu bir dünyanın yalnızca bir rüya olduğunu düşünenlere karşı diyoruz ki, en güzel gerçekler hayallerle başlar. Bugün burada birlikte yaşayabilme umudunu kurmak, yarın o umudun tohumlarının yeşermesine neden olacaktır.
O halde bizlere düşen görev, önce küçük adımlarla başlamak. Birbirimizi anlamaya çalışmak, bir el uzatmak, bir kalp dokunuşu bırakmak. Çünkü bir insan, bir başka insanı anladığında, aslında tüm insanlığa bir mesaj gönderir: “Ben buradayım, yanındayım, elini tutmaya hazırım.”
Bir gün, tüm bu zenginliklerin, doğal güzelliklerin yalnızca bir grup insana ait olmadığını, doğanın sınırsız kucağının her insana açık olduğunu göreceğiz. Barışın göklerdeki bir yıldız gibi parladığı, çocukların korkmadan gülüp oynadığı, annelerin mutluluk gözyaşları döktüğü, savaşların yalnızca geçmiş hikayelerde anlatıldığı o dünya… Hepimizin hayali, hepimizin özlemi bu değil mi?
İşte bu hayali gerçekleştirmek için elimizde büyük bir güç var; sevgi… Ve unutmayalım ki sevgi, dünyayı güzelleştiren en güçlü silahtır. Bizler birbirimize ne kadar çok sevgi verirsek, dünya o kadar güzelleşir. Güneş her sabah biraz daha parlak doğar, kuşlar daha güzel şarkılar söyler ve biz, hep birlikte, daha güzel yarınlara yürürüz.
BU DÜNYA, BİZİM
BU DÜNYA, HEPİMİZİN...
ADİL AKTAŞ/MALATYA