ALTIN
 2.917,64
DOLAR
 34,2964
STERLİN
44,8449
EURO
 37,4049

Barış, insanlığın en kadim özlemlerinden biridir. Yıllarca süren acılar, yitirilen hayatlar ve gözyaşları, toplumların hafızasında silinmez izler bırakır. Türkiye’de terörün gölgesinde yaşamış, nice evladını kaybetmiş, annelerin gözyaşlarıyla ıslanmış topraklarda barışın değerini kelimelerle tarif etmek kolay değil. Yıllardır kanla beslenen bu kirli savaşın sona ermesi, Türkiye için sadece bir umudun yeşermesi değil, bir dönüm noktası, bir yaşam ve ölüm meselesidir. Barışa uzanan her el, insanlığın en kutsal görevlerinden biridir. Bu fırsat asla geri çevrilmemeli, zira en kötü barış dahi, en kanlı savaştan daha iyidir.

 

Savaş, yalnızca silahların patladığı cephelerde yaşanmaz; savaş, zihinlerde, evlerde, şehirlerde kök salar. Her çatışmanın ardında bir başka hikâye, bir başka umut sönmüş olur. Ölen bir askerin ardından yas tutan annelerin acısı, hangi cepheye ait olursa olsun, aynıdır. Gözyaşı, hangi etnik kimlikten ya da dinden olursa olsun, aynı acıyı taşır. İşte bu yüzden, barışın sağlanması, sadece bugünün değil, geleceğin de teminatıdır. Bugün barışı reddetmek, yarının çocuklarına daha fazla kan ve gözyaşı bırakmak anlamına gelir.

 

Barış demek, anaların artık ağlamaması, çocukların yetim kalmaması demektir. Oysa ki yıllardır süren bu çatışmalar, Türkiye’nin gençlerini kara toprağa erken gömdü. Dağ başlarında can verenler, şehirlerin sokaklarında terör kurbanı olanlar… Hepsi bu ülkenin evladıydı, hepsi bir hayat kurma umuduyla büyütüldü. Barış, bu umudu yeniden yeşertebilir. Çünkü savaş yalnızca bedenleri değil, ruhları da öldürür. Ancak barış, yıkılan umutları, kaybolan hayalleri geri getirebilir. Barışla birlikte yeni bir dönem başlar; eğitimde, sağlıkta, ekonomide atılan her adım, refahın kapılarını aralar.

 

Barışa giden yol elbette zorlu ve taşlı olacaktır. Provokasyonlar, karanlık güçlerin tuzakları, halkın zihnini bulandırmak isteyenler olacaktır. Ancak bu süreçte en önemli olan şey, halkın barışa olan inancını yitirmemesidir. Provokasyonlar karşısında soğukkanlılıkla durmak, barışın gerçek savunucularının en güçlü silahıdır. Çünkü barışın en büyük düşmanı korku, öfke ve nefrettir. Bu duygulara kapıldığımızda, asıl düşmanı kaybeder ve birbirimize düşman oluruz. Ancak barışa olan inançla hareket ettiğimizde, provokatörlerin oyununu bozar, karanlık senaryoları boşa çıkarırız.

 

Barış, sadece silahların susması değildir. Barış, aynı zamanda toplumsal uzlaşmanın sağlanması, ekonomik refahın artırılması ve halkın geleceğe umutla bakabilmesidir. Yıllardır savaş için ayrılan bütçelerin artık eğitim, sağlık, teknoloji ve refah için harcanması demektir. Savaşın yıkıcılığından kurtulan bir ülke, enerjisini bilim, sanat ve kültüre yönlendirir. Gençler, savaş meydanlarında değil, okullarda ve üniversitelerde hayat bulur. Yeni nesiller, silahların gölgesinde değil, barışın aydınlık yolunda yürür. Barışın getirdiği ekonomik kalkınma, sadece bir bölgenin değil, tüm ülkenin refah seviyesini yükseltecektir.

 

Barış, bir tercihten ziyade bir zorunluluktur. İnsanlık için, ülke için, çocuklarımız için bu yolun tek çıkış olduğunu artık görmek zorundayız. Silahların, bombaların yerini; kalemler, kitaplar ve umutlar almalı. Elbirliğiyle, gönül birliğiyle barışı inşa etmek, bu topraklarda bir daha kan akmasına engel olmak, hepimizin görevi. Çünkü biliyoruz ki, en kötü barış bile savaştan çok daha iyidir. Savaş, sadece hayatları değil, umutları da tüketir. Ancak barış, yeniden yeşeren bir umut demektir. Ve bu umudu bugün inşa etmezsek, yarınlarımızı karanlığa teslim etmiş oluruz.

 

Barış hemen şimdi.

ADİL AKTAŞ/MALATYA 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner11

banner10