KAYBOLAN DENGEYİ ARAMAK
Günümüz dünyasında teknoloji ve modernleşme, hayatımızın her alanına hükmediyor. Şehirlerin betonlaşmış sokaklarında, yüksek binaların gölgesinde, teknolojiyle kuşatılmış yaşamlarımızda doğanın sesi giderek azalıyor. Peki, bu modern yaşamın hızına kapılmışken, doğal yaşamla aramızdaki bağ ne durumda? Acaba bunu sorguluyor muyuz?
İnsan, doğanın bir parçasıdır. Tarih boyunca doğa, insana hem barınak hem besin kaynağı olmuş, aynı zamanda ilham vermiştir. Aşık Veysel baba dizelerinde bunu çok güzel dile getirmiş ve her fırsatta doğa ile olan platonik aşkını insanlara sazıyla birlikte haykırmıştır. Ancak sanayi devrimi ve teknolojik ilerlemelerle birlikte, bu kadim bağ kopma noktasında. Şehirleşme, endüstrileşme ve bilinçsiz tarım uygulamaları, doğanın dengesini bozdu. Ormanlarımız yok edildi, nehirlerimiz kirlendi, hayvanların yaşam alanları daraldı. Bu süreçte de, insanlar doğadan koparak, doğanın sunduğu huzur ve dinginlikten mahrum kaldılar.
Doğal yaşam, sadece fiziksel sağlığımız için değil, ruhsal dengemiz için de hayati öneme sahiptir. Yeşil alanlarda vakit geçirmek, doğanın sessizliğini dinlemek, stres seviyemizi azaltır, zihnimizi dinlendirir. Ne yazık ki, günümüz insanı bu fırsatları giderek daha az bulabiliyor. Şehir yaşamının karmaşası, iş yoğunluğu, teknolojinin baş döndürücü hızı, insanları doğadan uzaklaştırıyor. Bunun sonucunda, stres, anksyete ve diğer psikolojik rahatsızlıklar gitgide artıyor.
Peki, bu kaybolan dengeyi nasıl yeniden kurabiliriz? İlk adım, doğaya olan saygımızı ve bağlılığımızı yeniden keşfetmek olmalı. Doğayı korumanın, sadece çevresel bir görev olmadığını, aynı zamanda kendi sağlığımız ve geleceğimiz için de elzem olduğunu anlamalıyız. Doğa yürüyüşleri yapmak, şehirde bile olsa park ve bahçelerde zaman geçirmek, ağaca, çiçeğe, börtü böceğe ve onların yaşam alanlarına özen göstermek, doğaya zarar verebilecek eylemlerden uzak durmak ve duyarlı insan olmak doğayla bağımızı kuvvetlendirir ve aynı zamanda bizi dinç kılar .
Bireysel çabaların yanı sıra, toplumsal ve küresel düzeyde de adımlar atmak gerekiyor. Sürdürülebilir tarım uygulamaları, ormanların korunması, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı gibi çevreci politikalar, doğal yaşamın korunmasına katkı sağlar. Eğitim sistemimizde, çocuklara doğa sevgisini aşılamak, geleceğin doğa dostu bireylerini yetiştirmek için önemlidir.
Doğal yaşam ve insan arasındaki ilişkiyi yeniden güçlendirmek, hem bireysel hem toplumsal refahımız için kritiktir. Doğaya dönmek, onunla uyum içinde yaşamak, modern dünyanın karmaşasında kaybolan huzuru ve dengeyi bulmamıza yardımcı olacaktır. Unutmayalım ki, doğa olmadan insan var olamaz. Doğayı korumak, kendi geleceğimizi korumaktır.
Bir çiçeğin açışında,
Bir kelebeğin kanadında,
Bir ağacın köklerinde,
Yaşar hayat,
tüm güzelliğiyle.
Her gün biraz daha doğaya dönmek dileğiyle...
ADİL AKTAŞ/ MALATYA
30 HAZİRAN 2024