Adil AKTAŞ
[email protected]

Malatya Sofrası

06 Aralık 2024 06:58

Malatya Sofrası 

 

Bugün, memleketimde bir ilki deneyimlemenin heyecanını yaşadım. Malatya Büyükşehir Belediyesi tarafından açılan ve İstanbul’daki kent lokantalarının bir benzeri olan “Malatya Sofrası”na adım attım. Yanımda, dostluğuna her daim minnettar olduğum Fikri Demirtaş ve Nezir Kızılkaya vardı. Bizi içeriye çeken asıl niyet, açlığımızı bastırmak gibi sıradan bir ihtiyaçtı. Ancak orada gördüklerim, duyumsadıklarım ve hissettiklerim, bu küçük adımı zihnimde ve kalbimde bambaşka bir yere taşıdı.

 

Masalara oturan insanları izledim. Ellerindeki tepsilerde uygun fiyatlara sunulan, doyurucu ve bir o kadar da leziz yemekler vardı. Fakirlik sınırında yaşayan bir toplum için bu sofralar birer sığınak gibiydi. İnsanların gözlerinde gördüğüm dinginlik ve tebessüm, “bir öğün daha eksik kalmayacak” rahatlığıydı belki de. Ama aynı zamanda, bu tablonun arka planında içimi acıtan bir gerçeklik vardı. Zihinlerimize kazınan bir kavram yükseliyordu: Dayatılan yoksulluk.

 

Yıllar boyunca halk, yoksulluğa alıştırıldı. İnsanlar, bu gerçeği kanıksamak zorunda bırakıldı. Yoksulluğun kader olmadığını bilenler için bu durum, yalnızca bir hayal kırıklığı değil; aynı zamanda bir öfke sebebiydi. Bir lokma ekmeği dahi zor bulabilen insanlar için açılan bu sofralar, elbette güzel bir adım. Ama bu adımın ardında saklanan asıl soru şu: Neden bu hale geldik?

 

Malatya Sofrası’nda yemeğimi yerken aklımdan şu geçti: Bu sofralar elbette kıymetlidir, elbette insanlara destek olur. Ancak bu tabloda, bizi bu noktaya getirenlerin utancını da görmek gerek. Bu tür girişimlere geç kalındığını düşünmeden edemedim. Neden daha önce, neden her mahallede, neden her ihtiyaç duyulan noktada böyle sofralar kurulmadı? Açlık ve yoksulluk bir tercih değil, zorunluluk haline geldiğinde, bu lokantalar bir lütuf gibi gösteriliyor. Oysa bu, halkın hakkıdır; insanca yaşamanın asgari bir gerekliliğidir.

 

Düşüncelerimin içinde kaybolurken, serbest piyasa ekonomisinin acımasız çarklarını da gözlerimin önüne getirdim. Dışarıdaki lokantalar, restoranlar, dürümcüler; hepsi kar amacı güden işletmeler. Bu işletmeler, ellerinden gelse, sofralara ulaşmaya çalışan insanların cebindeki son kuruşu bile almayı ister. Fiyatların sürekli yükseldiği, yemeklerin kalitesinin düştüğü bir piyasada, halkın bir nefes alabileceği böyle yerlerin olması çok değerli. Ancak biliyorum ki, bu durum bazı işletmecilerin hoşuna gitmeyecek. Daha ucuza, daha kaliteli hizmet sunulan bu sofralar, onların kâr hırslarını törpüleyecek. Ama bu hırsı törpülemenin zamanı gelmedi mi artık?

 

Malatya’nın farklı bölgelerine, bu sofraların hızla yayılmasını hayal ediyorum. Bu hayal, açlıkla mücadele eden bir toplumun, onurlu bir yaşam hakkına kavuşması için küçük bir adım olabilir. İnsanların, karınlarını doyururken kendilerini ezik hissetmeyecekleri, insanca bir ortamda yemek yiyebilecekleri bir düzen inşa edilmelidir.

 

Yemeğimi bitirip kalkarken, Malatya Sofrası’nda gördüğüm manzara beni hem umutlandırdı hem de düşündürdü. Biz, bu toplumun bireyleri olarak, böyle girişimlere ihtiyaç duymayacağımız bir düzeni inşa etmeliyiz. Sofralarımızda bereketin, huzurun, adaletin ve onurun eksik olmadığı bir yaşam için mücadele etmeli; yoksulluğun, karanlık bir gölge gibi üzerimize çöktüğü günleri geride bırakmalıyız.

 

İşte bu yüzden, Malatya Sofrası yalnızca bir yemek mekânı değil, aynı zamanda sessiz bir haykırıştır. Bu sofralarda buluşan insanlar, bir arada olmanın, paylaşmanın ve dayanışmanın gücünü hissetmelidir. Ancak o zaman, dayatılan yoksulluk yerine hak edilen refahın konuşulduğu bir geleceğe yürüyebiliriz.

 

ADİL AKTAŞ 

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Yazarın Diğer Yazıları

Ortadoğu'da Kanayan Yara Ve İnsanlık Vicdanı
10 Aralık 2024 06:58

Emeğin Değerini Yaşatmak Ve Emekçinin Yanında Durmak: Bir Görev Ve Onur
29 Kasım 2024 06:58

Ağaçların Ruhunu Anlamak
06 Kasım 2024 06:58

DOĞA KATLİAMI
26 Ekim 2024 06:58

BARIŞ İÇİNDE BİR ARADA YAŞAMAK
26 Ekim 2024 06:58

Barış hemen Şimdi
25 Ekim 2024 06:58

Bırakın Çocuklar Yaşasın
22 Ekim 2024 06:58

MALATYA'DA HAZAN
14 Ekim 2024 06:58

HAYATIN İZLERİ
01 Ekim 2024 06:58

ÖZGÜRLÜĞÜN TÜRKÜSÜ
24 Eylul 2024 06:58

Hayatı Sevmek
23 Eylul 2024 06:58

Nemrut İzlenimleri
29 Ağustos 2024 06:58

KIRIK TAŞLARIN ARDINDA
15 Ağustos 2024 06:58

DEPREM SONRASI MALATYA: KAOSUN İÇİNDE YAŞANAN MÜCADELE
26 Temmuz 2024 06:58

**Serap Karlıdağ: Malatya'nın Parlayan yıldızı**
10 Temmuz 2024 06:58

SİVAS MADIMAK YANGINI VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
03 Temmuz 2024 06:58

Kaybolan Dengeyi Aramak
30 Haziran 2024 06:58

BİR YOL HİKAYESİ ( KAVRE KAME)
20 Haziran 2024 06:58

Ailenin Sessiz Kahramanları
20 Haziran 2024 06:58

Deprem Realitesi ve Malatya
09 Haziran 2024 06:58

Tüm Yazılar